Radikal : İsmet Berkan / 21 Ağustos 2009
***
Şu yukarıda yazdığım iki cümleyi Amerika’da okuyamazsınız, çünkü böyle bir şey olmaz.
New York kentini ilgilendiren böyle bir kararı Amerikan Başkanı veremez, vermeye kalkarsa dünyalar başına yıkılır. Sadece o da değil, New York şehrinin bağlı olduğu New York eyaletinin başkanı veya parlamentosu da veremez bu kararı. Vermeye kalkarlarsa dünya onların başına yıkılır.
New York şehriyle ilgili böyle bir kararı sadece ve sadece New York şehri, onun belediyesi ve o belediyenin meclisi verebilir. Geçmişte böyle oldu, gelecekte de böyle olacak.
Çünkü demokrasi budur. Aklıselim de zaten bunu emreder.
***
Oysa bizim Başbakanımız helikoptere bindi, yanına da bakanlarını ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını da aldı, havadan baktı ve ‘en uygun’ güzergâhı, dolayısıyla köprünün yerini de belirledi.
İstanbul’un, İstanbulluların fikrini soran olmadı. İstanbul Belediyesi’nin şehir planlarına bakıldı mı acaba? Pardon unuttum, öyle bir planı ciddiye alan kimse de yoktu zaten.
Şimdi söylentinin bini bir para... Çünkü bu köprü ve onun İstanbul’un özellikle Avrupa yakasında kalacak yolları sayesinde, şu an TEM karayolunun kuzeyinde yer alan son yerleşim kuşağı daha da kuzeye kadar yayılabilecek, İstanbul neredeyse Karadeniz’e dayanacak.
Eh, Çatalca’dan başlayarak o bölgelerdeki köylerin tarlaları vs. hep imarlı araziye dönüşecekler.
O gün o helikoptere binenlerden başlayarak herkes bu söylentilerin kapsama alanına giriyor bu yüzden. Kolay değil, milyarlarca liralık ranttan, arazi değerlerindeki bir gecelik sıçramadan söz ediyoruz burada.
Para işlerini bir kenara koyun, bunlar söylenti.
Peki ama İstanbul’da yerleşimin daha da kuzeye de yayılması kararını kim nasıl veriyor? Hangi demokratik prensip, hangi hesap verme kuralı işliyor burada?
Bir kere şu açık: Karar İstanbul’da değil Ankara’da veriliyor.
Hani yerel demokrasi, yerinden yönetim?
Sonra bu karar stratejik bir karar. Bir şehrin geleceğini belirliyorsunuz. Hangi esaslara, hangi hesaplara, hangi plana göre yaptınız bunu? Cevap yok! Kuzeydeki yeni kuşağa eklenecek nüfus kaç kişi olacak, o nüfusa hizmet nasıl sunulacak, hangi altyapıyla sunulacak? Cevap yok!
Hani biz yerel merkezler oluşturacak, köyden kente göçün İstanbul’a kadar ulaşmasını engellemek için ekonomik ve özendirici önlemler alacak, İstanbul’a gelmeyi caydıracaktık?
***
Amaç ve hedef İstanbul’un trafiğini rahatlatmak olamaz. Öyle olsa yapılması gerekeni herkes biliyor: Birinci köprünün yerine çok daha kapasiteli yenisini inşa etmek, üstünden raylı sistemi de geçirmek. (Metrobüs bile trafikte belirli bir rahatlama yarattı, bir de iki yaka arasında çalışacak raylı sistemi düşünsenize?)
Hayır, burada amaç İstanbul’a bir yarım İstanbul daha eklemek, kentin nüfusunun 20 milyona dayanmasını sağlamak.