31 Mart 2010 Çarşamba

New York Çağdaş Sanatlar Müzesi (New Museum NY) - SANAA

2010 Pritzker Ödülü'nü kazanan SANAA'nın New York Çağdaş Sanatlar Müzesi.

New Museum of Contemporary Art - Architect Kazuyo Sejima, SANAA from Howard Silver on Vimeo.

30 Mart 2010 Salı

2010 yılı Pritzker Ödülü SANAA'nın


Pritzker Mimarlık Ödülü, Hyatt Vakfı tarafından 1979’dan beri her sene verilen bir mimarlık ödülüdür. Ödül, yeteneği, önsezileri ve sorumluluk bilinciyle, topluma ve mimarlığa anlamlı katkılar sağlayan mimarları onurlandırmaktadır.


2010 yılı Pritzker Ödülü'nün sahibi Japon mimarlık ofisi SANAA oldu. SANAA mimarlık ofisini, Kazuyo Sejima ve Ryue Nishizama isimli iki Japon mimar yürütüyor. Kazuyo Sejima, 2004 yılında ödülü alan Zaha Hadid'ten sonra Pritzker Ödülü'nün kazanan ikinci kadın mimar unvanını aldı.


Jürinin en çok etkilendiği projeler, ABD'deki Toledo Sanat Müzesi için cam pavyon (2006) ve New York'taki New Museum(2007) ile Japonya'daki O-Museum ve 21. yy Çağdaş Sanatlar Müzesi oldu.


Ödül töreni, 17 Mayıs'ta New York'ta gerçekleştirilecek.

20 Mart 2010 Cumartesi

Uluslararası Kağıt Ölçüleri


Uluslararası kağıt türü olarak (ISO 216) A ve B serisi olmak üzere 2 çeşit kağıt tanımlanmıştır. Bunun dışında zarflar için C serisi de bulunmaktadır. 

A serisi kağıt standartının temeli alanı 1m2 olan ve kenarları 1√2 oranındaki A0 kağıdına dayanmaktadır. Buna göre A0 kağıt ölçüsü 841mm x 1189mm dir. A0 kağıdının kapladığı alan 1m2 eşitliğini vermektedir. 

A serisindeki diğer bütün kağıtlar A0'dan başlamak üzere, ikiye bölünerek elde edilir. Buna göre A1 kağıt A0'ın yarısı, A2 kağıt A1'in yarısı, A3 kağıt A2'nin yarısı, A4 kağıt ise A3'ün yarısıdır. Bu seri A10'a kadar devam eder.

A0 (841x1189) - A1 (594x841) - A2 (420x594) - A3 (297x420) - A4 (210 x297) - A5 (148x210) - A6 (105x148) - A7 (74x105) - A8 (52x74) - A9 (37x52) - A10 (26x37)

En sık kullanılan kağıt boyutu A4'tür.


19 Mart 2010 Cuma

Zaha Hadid ve Patrick Schumacher'den Kral Abdullah Kültür ve Sanat Merkezi

Zaha Hadid ve Patrick Schumacher tarafından Amman'da yapılacak olan Kral Abdullah Kültür ve Sanat Merkezi'nin projesi kamuoyuna duyuruldu. 

Ofis 2008 yılının haziran ayında uluslarası bir yarışma sonrasında seçilmişti. 

Yarışmanın diğer katılımcıları Norveç'ten Snøhetta, Fransa'dan Atelier Christian de Portzamparc, Avusturya'dan Delugan Meissl, Danimarka'dan Henning Larsens Tegnestue ve Singapur'dan Kerry Hill'di. 

Yapı kompleksi 1600 kişilik konser salonu, 400 kişilik tiyatro salonu, eğitim merkezi, prova salonları ve galerilerden oluşmakta. 

Merkezin tiyatro, müzik, dans performası ve sanatsal eğitim konularında şehrin ve ülkenin kültürel ortamına önemli katkıda bulunması hedefleniyor.


18 Mart 2010 Perşembe

Faces&Cities------>Facity Projesi

 
Facity Projesi, farklı şehirlerden farklı yüzleri biraraya getirmeye çalışan uluslararası bir fotoğraf projesi.   

Ülkemizden üç farklı şehirden (İstanbul, Ankara ve Antalya) 23 fotoğrafçı bu projeye katkı sağlıyor. Ülkemizden katkı sağlayan fotoğrafçılardan Emrah Altınok 40 fotoğraf ile aynı zamanda oylamada tüm ülkeler içinde ilk sırada yer alıyor.

Facity'de yer alabilecek fotoğraflar, Facity tarafından yayınlanan bir fotoğraf çekim manifestosuna bağlı olarak çekiliyor.

Facity'yi incelemek için  http://www.facity.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Facity'de Emrah Altınok'un fotoğraflarına ulaşmak için http://www.facity.com/emrah_altinok adresini ziyaret edebilirsiniz.

16 Mart 2010 Salı

jale yılmabaşar








"Jale Yılmabaşar, Türk ressam ve seramik sanatçısı. Ayrıca ilk Türk kadın seramik profesörüdür.

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü'nde öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra emekli olmuştur. Yılmabaşar, Paris, Münih, Londra ve Moskova'da sayısız sergi açtı. Picasso müzesinde yapılan yarışmalarda jüri üyeliği yapan ve sayısız ödüle sahip sanatçı, 40. sanat yılını İstanbul'da açtığı bir sergiyle kutlamıştır.
1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır. " http://tr.wikipedia.org/


"1962 yılında D.T.G.S.Y.O. Seramik Bölümünden mezun olan Jale Yılmabaşar 1985 yılında seramik dalında profesör ünvanı alır. 1968 yılında katıldığı Faenza - İtalya Uluslararası Seramik Yarışmasında, 1969 yılında Münih- Almanya Uluslararası El Sanatları Fuarında altın madalya ile ödüllendirilir. Sanatçı 1969 yılında Valiliğin talebiyle İstanbul İl Genel Meclisi Binası'na 30 m. uzunluğundaki "İstanbul" isimli duvar resmini yapar. Vilayet yapılacak köprünün planlarını verir, O da resmine köprüyü dahil eder. Galata köprüsü, Galata kulesi, Alman çeşmesi, balık pazarı, camiler, surlar, yalılar, deniz ve martılar betimlenir bu görkemli duvar resminde. Ancak, ne acıdır ki, 1985 yılında 2. Boğaz köprüsü sanatçının atölye-evinin üzerinden geçeceğinden istimlak edilerek yıkılır. Bundan sonra köprü ve evler sanatçının bilinçaltına yerleşir, öyle ki bu temayı resimlerinde sıkça kullanır; Boğaz'ın iki yakasında köprünün ayakları altında kalan evler ile köprünün de üzerinde kırmızı ibikli horoz figürünü resimler. 1941 doğumlu seramik profesörü sanatçı birkaç başarılı resim çalışmasının ardından Paul Klee gibi ressamların mezun olduğu Münih Akademisi'nde resim eğitimine başlar. Eğitimin hakkını verebilmek amacıyla mezun oluncaya dek ünvanını saklar. Miro, Picasso, Chagall gibi pekçok ressam resimle birlikte seramik de çalıştığından Jale Yılmabaşar da onların izinden gider." Alaaddin Bender (http://www.grafikerler.net/)



Herzog&de Meuron'dan VitraHaus


Vitra Kampüsü içinde yer alan yeni ek bina Herzong&de Meuron tarafından tasarlanmış.

Bu beş katlı ve tek işlevli binada çağdaş Vitra Ev Koleksiyonu yer alıyor.

Bilindiği gibi kampüsteki diğer binalar, Vitra Tasarım Müzesi Frank Gehry (1989) ve Konferans Merkezi Tadao Ando'nun (1993) eseri.

15 Mart 2010 Pazartesi

Ivana Trump ile komşu olabilirsiniz....

  
Evet Ivana Trump ile komşu olabilirsiniz. 

Bir gün ülkesinden atlar gelir ve sizin apartmanızın yanındaki arsada yatırım yapmaya karar verirse ve o arsaya yapılacak rezidansta kendisi için bir daire ayırırsa belki paranız olmadığı için kapı komşusu olamazsınız ama Ivana Trump ile aynı mahallede komşu olabilirsiniz...

Kapitalist sistem bir dönem kendi mekanlarını ve sosyal ortamlarını yaratmaya çalışırken merkezden uzaklaşarak  bunu başarabileceğini zannetti. Bu süreçte kent çeperinde çok sayıda ayrıcalıklı gruplar için yeni yaşam alanları oluşmaya başladı. Bir bölümü günümüzde de işlevini sürdürmekte. 

Ama merkez cazibesini birçok sebepten dolayı yitirmedi. 

Ve yavaş yavaş geri dönüş başlıyor.

Ey merkezde yaşayanlar, çeperde yapılan konutların 3 boyutlu modellerine, maketlerine, cicili bicili resimlerine bakıp merkezdeki malınızı mülkünüzü elinizden çıkarıp çepere göç etmeyin. 

Merkez değerlenmeye devam edecek, merkez adı üstünde merkez...

Hem kimbilir belki bir gün Ivana Trump sizin de mahalle komşunuz olabilir...

Abdülcanbaz Karakterleri

 

Abdülcanbaz

O her çağda halkın özlemini duyduğu, hayallerinde yaşattığı efsanevi bir tiptir. Bazen masal dünyalarında, bazen günümüzde sürdürür yasantısını, bazen de uzayı adımlar...
Halkını seven her dürüst ve namuslu kişide az çok Abdülcanbaz'lık vardır. Dürüsttür, cesurdur, akıllı ve zekidir. Yakışıklıdır, çelikten kaslara sahiptir. Bu üstün niteliklerini daima iyinin, haklının, ezilenin yanında; sömürücülere, zalimlere, namussuzlara karşı kullanır. "Osmanlı tokadı" ile ün salmıştır.

Karanfil Hoca

Doğu'nun yetiştirdiği en büyük ilim adamıdır. İlmi Simya, İlmi Kimya ve keşif dünyasındaki yeri, İbn-i Sina, İbn-i Batuta gibi doğulu ilim adamlarından çok daha önemlidir. Biraz sinirli ve mütecaviz olmasına rağmen iyi kalpli, dürüst, kişilik sahibi bir adamdır. Minaretül Füze-tül Kamer, Sefine-i Hava, El Kabili Sevk-ül Karakuş, Vel Kebir-ül Köstebek gibi önemli buluşların sahibidir.

Tarzan

Tarsus'da doğmuştur. Saf ve temiz yürekli bir Anadolu çocuğudur. Heybetli bir yapısı, ilahi bir gücü vardır. Cesareti ile ün salmıştır.

Fettah

Abdülcanbaz'ın arkadaşlarındandır. Hoşsohbet, muzip, kolayca gönlünü kaptıran, başından büyük işlere girişen, sevimli bir adamdır.

Fayrabi

Pehlivani gözbağcılıkta üstüne yoktur. Hatta bu marifetleri sanat haline getiren tek adamdır denilebilir. Abdülcanbaz ile Isfahan'da tanışmış, bir daha ayrılmamışlar, arkadaşlıklarını, toz kondurmadan sürdürmüşlerdir.

Gözlüklü Sami Bey

Osmanlısarayına mensub bir mirasyedi... Şeytani bir zekaya ve süngülü bir bastona sahiptir. İşrete, kadına düşkün, düzenbaz bir adamdır. Hazırlopçudur.

Sürmegöz İhsan Bey

Gözlüklü Sami'nin dostu ve dalkavuğudur. Çıkar ugruna yapmayacağı şey yoktur.

Kaynak: Wikipedia

14 Mart 2010 Pazar

3,14159265358979323846264338327950288419716939937510582097494459230781640 628620899862803482534211706798214808651328230664709384460955058223172535940 81284811174502841027...

 
Mart ayının 14'ü yani 3.14 dünya Pi (π) günü olarak kutlanıyor.

Pi sayısı bir dairenin çevresinin çapına bölümü ile elde edilen matematik sabiti.

Yani çapı 1 olan bir tekerleğiniz varsa, bu tekerleğiniz tam bir tur yaptığında Pi (π) kadar (3,1415...) yol almış oluyor.

14 Mart aynı zamanda Einstein'ın da doğumgünü... Dolayısıyla bilime gönül vermiş olan insanlar bugünü çeşitli aktivitelerle kutluyor.

Sizin de dünya Pi gününüz kutlu olsun...

Turhan Selçuk'un Abdülcanbaz'ı

Turhan Selçuk'u son yolculuğuna uğurlarken Abdülcanbaz'dan bahsetmemek olmaz.

Abdülcanbaz 1957 yılında Milliyet Gazetesi'nde yayınlanmaya başlar. O yıllarda Milliyet gazetesinde yabancı bir çizgi roman yayınlanmaktadır. Abdi İpekçi yerli bir çizgi roman ister. Turhan Selçuk bu proje için Aziz Nesin'in desteğini alır. Aziz Nesin Abdülcanbaz adında üçkağıtçı bir tip yaratır. İlk öykü bittiğinde Aziz Nesin devam etmek istemez. Çizgi roman bir süre Rıfat Ilgaz'ın desteğiyle yayınlanır, ardından Turhan Selçuk hikayeyi kendisi yazmaya karar verir ve Abdülcanbaz karakterini yeniden ele alır. 

Abdülcanbaz, düzenin düzensizliğine ve bu ortamdan doğan ahlaksız, namussuz, utanmaz, arlanmaz tiplere karşı savaşan bir semboldür artık.

Abdülcanbaz, yaratıldığı tarihsel dönemden de çıkarılır. Artık hikâye, Osmanlı döneminde, Kurtuluş Savaşı'nda, uzayda, Eski Mısır'da geçebilir.
"Ben Abdülcanbaz'ı kahramanlık ötesi kaba kuvvetten güç alan, yozlaşmış bir çizgiroman türünden ayırıp arıtmak istedim. Bir roman ya da bir hikâye anlatımının sanat değerini katarak bunu grafik sanatın çizgi gücüyle de besleyerek kişiliğini bulması yolunda çalıştım." Milliyet Sanat, Aralık 1972
İçerikte bunlar olurken, Turhan Selçuk'un çizgi üslubunda da belirgin bir farklılaşma başlar. Çizgiler sadeleşir, grafik düzeyi artar.
"1950 sonrası, Saul Steinberg bir hamle yapmış, grafik mizahı Avrupa'dan Amerika'ya kadar götürmüştü. Avrupa'lı karikatürcüler, onun açtığı yoldan yeni mesafelere ulaşmaya çalışıyorlardı. Bu yeni yolda kişiliğimi bulma çabasına yönelik çalışmalara başladım. Önceleri yuvarlak çizgilerle çalışıyordum. Sonra çizgilerimi köşeleştirdim. Daha sonra yuvarlak ve köşeli çizgileri birlikte kullanmaya başladım. Bir ara çoksert, çok düz çizgilerle çalıştım. Ama sadelikten hiç ayrılmadım." Adam Sanat, Aralık 1985
Abdülcanbaz, uzun yıllar Milliyet, Cumhuriyet, Akşam ve Yeni İstanbul gazetelerinde yayınlanır. Yetmişli yıllarda Mehmet Benli, seksenli yıllarda da ise Milliyet Yayıncılık tarafından albüm olarak basılır. 

Turhan Selçuk, 1987 yılında Abdülcanbaz'ı emekli eder ancak 1994 yılında, ısrarlar sonucu tekrar çizmeye başlar.


Not: Bu yazının içerğinin oluşturulmasında Wikipedia'dan yararlanılmıştır.

12 Mart 2010 Cuma

Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü Giriş Kapısı


Son dönemde üniversitelerin giriş kapılarını yenileme faaliyetleri büyük bir hız kazanmış durumda.
Özellikle köklü üniversitelerin yeni rektörleri, üniversitelerinin imajını daha güçlü yansıtabilmek adına giriş kapılarının yenilenmesi ile ilgili faaliyetlere hız vermiş durumdalar.
Marmara Üniversitesi'de bu etkinlikten payını almış görülüyor.

11 Mart 2010 Perşembe

Karikatür Dünyası'nın Duayeni Turhan Selçuk'u Kaybettik...



Cumhuriyet Gazetesi'nin ve Türk karikatürünün önemli ismi Turhan Selçuk'u kaybettik.

Tüm ailesine, Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz...


Turhan Selçuk kimdir?
Türk mizahının önde gelen isimlerinden, duayen karikatürist Turhan Selçuk 1922'de Milas'ta doğdu. İlk karikatürleri Adana'daki ortaöğrenimi sırasında aynı yerde çıkan Türk Sözü gazetesi ile İstanbul'da Kırmızı Beyaz ve Şut spor dergilerinde yayımlandı (1941). 1943'te Akbaba'nın kadrosuna girdi, 1948'de Tasvir'de karikatürcü ve ressam olarak çalıştı; Refik Halit Karay'ın çıkardığı Aydede'nin baş çizeri oldu. Kardeşi İlhan Selçuk'la birlikte 41 Buçuk (1952), Dolmuş (1956) mizah dergilerini çıkardı. 1949'da, dünyada Steinberg'in öncülüğüyle başlayan modern karikatür anlayışına yöneldi. Yeni İstanbul gazetesindeki yazılarında "grafik mizah"ın karikatürün evrensel anlatımı olduğunu savundu; çalışmalarını bu yönde sürdürmeye başladı.
Yeni İstanbul, Yeni Gazete, Akşam, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde ve Akis, Yön, Devrim, Toplum, vb. dergilerde çizdi. 1957'de Milliyet'te çizmeye başladığı Abdülcanbaz dizisi büyük ilgi gördü. Tiyatroya ve sinemaya uyarlanan bu çizgi romanın bir deseni 1991'de PTT tarafından pul olarak basıldı. 1969'da iki arkadaşıyla Karikatürcüler Derneği'ni kuran Turhan Selçuk 1973'te Sanatçılar Birliği tarafından "Halkın Sanatçısı", 1983'te Gazeteciler Cemiyeti tarafından "Yılın Karikatürcüsü" seçildi. 1997 yılında da ''Cumhurbaşkanlığı Büyük Sanat Ödülü''nü alan Selçuk'un, 1992 yılında Dışişleri Bakanlığı'nın önerisi üzerine hazırladığı ''İnsan Hakları'' konulu sergisi Avrupa Konseyinin önerisiyle ilk kez Strasbourg'da açıldı ve 1997'ye kadar Avrupa'nın çeşitli kentlerinde ve Güney Afrika'da izlenime sunuldu.
1997'ye kadar Avrupa'nın çeşitli kentlerinde ve Güney Afrika'da dolaştı. "Barış ve Kitap" konulu karikatürü 1992'de Avrupa Konseyi'nin başlattığı kitap okuma kampanyası boyunca bütün afiş ve dokümanlarda logo olarak kullanıldı. Sanatçı, çalışmalarını Turhan Selçuk Karikatür Albümü (1954), 140 Karikatür (1959), Turhan 62 (1962), Hiyeroglif (1964), Hal ve Gidiş Sıfır (1969), Söz Çizginin (1979) adlı albümlerinde topladı. Türkiye ve Avrupa'da bir çok müzede karikatürleri sergilendi.
Milliyet gazetesinin ardından Cumhuriyet gazetesinde çizen Turhan Selçuk 88 yaşındaydı.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi Web Sitesi

Bruno Taut Sergisi için son 2 gün

"Bruno Taut- Renkli Yapıların Ustası" isimli sergi 12 Mart 2010 Cuma akşamına kadar (yarın) YTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanlık Sergi Holü'nde gezilebilir.
Sergide Bruno Taut'un hayatını ve çalışmalarını anlatan 40'ın üzerinde pano yer almakta.
Bruno Taut'un kronolojik kısa özgeçmişi ve ülkemizde yaşadığı süre boyunca gerçekleştirdiği çalışmalar aşağıda özetlenmiştir.

Bruno Taut'un Özgeçmişi:

4.5.1880 Doğu Prusya/Königsberg'de doğdu
1897 Königsberg'de liseyi bitirdi
1897-1901 Königsberg'de Yapı Meslek Okulu'na gitti
Duvarcı çırağı olarak çalıştı
1902 Neugebauer mimarlık bürosunda çalıştı, Hamburg-Altona
F.M.Fabry mimarlık bürosunda çalıştı, Wiesbaden
1903-1904 Bruno Möhring'in yanında çalıştı, Berlin
1904-1906 Theodor Fischer'in yanında çalıştı, Stuttgart
1906 Chorin'den Hedwig Wollgast ile evlendi
Berlin'e geri döndü
1908 Heinz Lassen'in yanında çalıştı, Berlin
1909 Serbest mimar olarak Franz Hoffmann ile ortak büro, "Taut & Hoffmann"
1910 Deutscher Werkbund üyeliği
1913 Alman Bahçe Kenti Şirketi'nin baş mimarı, bu dönemde birçok yayını gerçekleşmiştir
1913-1914 Kardeşi Max Taut ile ortak büro, "Brüder Taut & Hoffmann"
1914 Köln'deki Werkbund Sergisi'ne "Cam Ev" projesiyle katıldı
1917 Bergisch Gladbach'da Alman Bahçe Kenti Şirketi için çalıştı
Erica Wittich ile tanıştı ve daha sonra evlendi
1918 "Novembergruppe" üyeliği
"Arbeitsrat für Kunst" kurucularından
1921-1924 Magdeburg'da kent mimarlık danışmanı
1924 Berlin'e geri döndü, tekrar kendi mimari bürosunu kurdu
1924-1932 GEHAG'ın baş mimarı
1926 Mimarlar Derneği "Ring"in (Halka) üyeliği
1927 Werkbund Sergisine katıldı
"Die Wohnung", Stuttgart-Weißenhof
1930 Berlin-Charlottenburg'daki Teknik Üniversitesi'de fahri profesör olarak görev yaptı
1931 Berlin'deki Prusya Sanat Akademisi üyeliği
1932 Moskova'da çalışmalar yaptı
1933 Berlin'e geri döndü
Ísviçre'ye kaçış, Marsilya, Neapel, Atina, Ístanbul, Odesa, Moskova ve Wladiwostok üzerinden Japonya'ya varış
1933-1936 Japonya'da yaşadı
1936-1938 Türkiye'de yaşadı, Ístanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde Mimarlık Bölümü'nde profesör olarak görev yaptı
Milli Eğitim Bakanlığı'nda Ínşaat Bölümü'nün şefliğini yaptı
1938 İstanbul'da tüm eserlerini içeren bir retrospektif
24.12.1938 İstanbul-Ortaköy'deki evinde vefat etti

Bruno Taut'un Türkiye'de 1936-1938 yılları arasında gerçekleştirdiği yapılar:

Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi 1936-1938
Ankara Teknik Üniversitesi 1937
İstanbul Kimya Enstitüsü 1937
Atatürk Lisesi, Ankara 1937/38
Cebeci Orta Okulu, Ankara 1938
Cumhuriyet Kız Enstitüsü, İzmir 1938
Trabzon Lisesi, 1938
Bruno Taut'un Kendi Evi, Ortaköy-İstanbul 1937/38
Parlamento Binası, Ankara 1938 -Yarışma Taslağı
Kemal Atatürk için Katafalk, Ankara 1938
Bruno Taut 1938 yılında İstanbul'da vefat etmiştir.

10 Mart 2010 Çarşamba

Modulor - Le Corbusier


Le Corbusier tarafından altın oran ve insan ölçüleri kullanılarak geliştirilmiş modül sistemi.

Le Corbusier daha önce Grek matematikçileri tarafından kullanılan altın oranı, matematik serilere adapte etmek ve bir binanın tasarımında farklı ölçüleri tanımlamak için geliştirmiştir.

Bu sistemde ortalama insan boyu 183 cm olarak kabul edilmiş ve bu boy "Fibonacci Dizisi" denilen basit bir matematik toplama işleminde kullanılmıştır. Bu çalışmada insan boyu olarak kabul edilen ve 183 cm'den başlayan ölçü sistemine "Kırmızı Seri (Rouge)" ve kolunu kaldırmış insan boyutu olan 226 cm'den başlayan ölçü sistemine "Mavi Seri (Bleu)" ismi verilmiştir.

Buna göre ;
- 27 cm, otururken koltuk yükseliği
- 43 cm, sandalye yüksekliği
- 70 cm, masa yüksekliği,
- 86 cm, tezgah yüksekliği,
- 113 cm, bar yüksekliği,
- 140 cm, yatay kol yüksekliği,
- 183 cm, boy yüksekliği,
- 226 cm, kol uzanma yüksekliğini vermektedir.

Modulor'un amacı mekan ve donatı elemanları arasında boyutsal koordinasyo ve endüstriyel üretimin binalara uygulanabilirliğini sağlamak olarak özetlenebilir.

3 Mart 2010 Çarşamba

ali in wonderpark


Ali bir gün parka gider. Parkta salıncak(lar), kaydırak , merdiven ve birsürü adı aklına bile gelmeyen oyuncak vardır. ve pufff bir anda hepsi yokoluverir. Artık Ali hayalgücü ile başbaşa kalmıştır. Gelecekte de ona sadece hayalgücü eşilk edecektir.

potemkin,çariçe,sahte köy


Hall Foster , "Tasarım ve Suç" adlı kitabındaki "Yapı Ustası" bölümünde "Potemkin Mimarisi"" nden söz eder. Bu , "genellikle Potemkin Köyü şeklinde atıfta bulunulan, sahte cepheli mimari anlamına gelen" tabirdir. Katerina'nın gözdelerinden polis şefi Gregori Alexander Potemkin'in çariçenin gözünü boyamak için sahte köyler kurduğu rivayet edilir.
HADİ bakalım, ŞİMDİ çariçe kim, köy neresi, Potemkin kim? Üzerinde yaşadığımız yerler "sahte köyler" tamam...Potemkin galiba çariçe oldu....

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...

Related Posts with Thumbnails