29 Mayıs 2009 Cuma

Dolmabahçe'ye Yakışmayan Mimari

Yıkılarak yeniden yapılması planlanan İnönü Stadyumu ile ilgili olarak Doğan Hasol önemli bir görüş belirtmiş.

Cumhuriyet gazetesinde "İnönü Stadı Yıkılamaz" ismi ile yayınlanan bu yazıya aşağıda yer veriyoruz.

Yukarıda yer alan yeni stadyuma ait görsel, devasa yapının tarihi ve doğal dokuya ne kadar aykırı olduğunu birkez daha gözler önüne seriyor.

Umarız Beşiktaş yönetimi de yapmış olduğu bu yanlıştan dönerek, kendilerine yakışan daha büyük, daha donanımlı, daha güzel ve en önemlisi konumu daha doğru seçilmiş bir yerde yeni stadyumlarına en kısa zamanda kavuşur.

***

Doğan HASOL / Cumhuriyet Gazetesi - 09.04.2009

İnönü Stadı Yıkılamaz!

Cumhuriyet döneminin simge yapıları birer birer yok ediliyor. Şimdi sıra Dolmabahçedeki İnönü Stadına gelmiş; İnönü Stadı yıkılarak yerine çok daha büyük, görkemli bir stat yapılacakmış! Konunun ayrıntılarına girmeden önce hemen şunu belirtelim: O stat yıkılamaz!

Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören, yazılı ve görsel medyanın genel yayın yönetmenleri, spor müdürleri ve yazarlarıyla bir araya gelerek bu konuda bilgi vermiş, girişimlerin son aşamaya geldiğini söyleyerek medyanın desteğine gereksinme duyduklarını belirtmiş.

Bu toplantı ve sözlerin, ilgili kurumları, örneğin ilgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunu, ilgili belediyeleri etkileyip baskı altına almak amacını taşıdığı açık. Yoksa aklı başında hiçbir kurul, hiçbir belediye, hiçbir şehirci, hiçbir mimar İnönü Stadının yıkılmasına, yerine başka bir stat yapılmasına onay veremez. Veremez, çünkü stat Cumhuriyet döneminin önemli mimarlık yapıtlarından biridir ve üzerinde anıtlar kurulunca alınmış koruma kararı vardır.

Stadın tarihçesine bakalımİstanbulda futbol karşılaşmaları 1910’lu yıllardan başlayarak 1928e kadar eski Union Club ve Fenerbahçe sahasında, 1929-47 arasında da Fenerbahçe Stadyumu ile Taksim Topçu Kışlası avlusundaki Taksim Stadyumunda oynanmaktaydı. Bunlara ek olarak bir de Beşiktaştaki mütevazı Şeref Stadı vardı.

Taksim Kışlası yıkılırken ortasındaki futbol sahası da kaldırılınca, İstanbula çağdaş bir stadyum yapılması gündeme geldi. 1939da ünlü İtalyan mimar Vietti Violi İstanbula çağırıldı. Stadın temeli onun projesine göre 19 Mayıs 1939da atıldıysa da 2. Dünya Savaşı nedeniyle inşaatı sürdürülemedi. 19 Mayıs 1943te yeniden temel atıldı. Stat 27 Kasım 1947 günü Beşiktaş-AİK (İsveç) maçıyla açıldı. 1950’de iktidara gelen Demokrat Partinin ilk işlerinden biri stadın “İnönü” olan adını 1952’de Mithatpaşa Stadışeklinde değiştirmek olacaktı. Devran değişti; yıllar sonra stat 1973te yeniden İnönü Stadı oldu.

Dolmabahçe Sarayının hemen arkasına, eski Hasahırların (Istabl-ı Amire) yıkılmasıyla yapılan stadın yeri hep tartışmalı olmuştur. En tutarlı itiraz stadın yapımından yıllar sonra Çelik Gülersoydan gelmiştir. Şöyle diyordu Gülersoy: Stadın önce kendisi yanlıştır. Dünyanın hiçbir yerinde bir sarayın karşısında stadyuma yer verilmemiştir. (Ayrıca) Ana trafik damarının üzerinde ulaşımı da engelleyen bir kalabalık fabrikasıdır. O yüzden stadın kendisi bir şehircilik yanlışıdır.

Gerçekten de stadın yeri yanlıştır. Hele bugünün koşullarında Nüfusu 15 milyona yaklaşan bir şehrin merkezinde, en önemli saraylardan birinin dibinde yer alan stadı yıkıp yerine çok daha büyüğünü yapmak şehircilik açısından affedilmez bir hata olur.

Belirtildiğine göre, 42 bin kişilik yeni stat Dolmabahçe ve çevresini de kalkındıracakmış. Metro durakları ve meydanları içinde bulunan yürüyüş alanlarıyla kolay bir ulaşım sağlanırken statta aynı zamanda çok amaçlı sergi alanı, otopark, yemek alanlarıyla denize bakan bölgede teraslı restoranlar bulunacakmış. Kapalı alanın içinde de 5 bin kişilik konserler için bir arena Böylece Dolmabahçe kalkınacakmış. Tam da, şehircilik açısından orada yapılmaması gerekenler anlatılıyor.

İstanbul, böyle bilim dışı uygulamalarla kemirile kemirile çarpıklaştı. Hasahırların yerine stat, sarayın bahçesine dev boyutlu bir otel konduruldu. Hemen yamaca da bunların tümünü, sarayı, camiyi, saat kulesini ezen zorba bir gökdelen dikildi; yeşil yok edildi. Şimdi anlaşılan, o bölgede ikinci tur başlıyor: Yıkıp daha büyüklerini yapma turu Egemen göçebe kültürü yalnızca günü yaşıyor, geçmişi yok etmekten çekinmiyor. Yıkılmak istenen, Cumhuriyetin simge yapılarından biriymiş Kimin umurunda?

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi

Hiç yorum yok:

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR...

Related Posts with Thumbnails